10 Haziran 2021 by tiroidcerrahisi 0 Comments

Tiroid kanseri ölümcül müdür ?

Tiroid bezi kanseri kötü şöhretli diğer kanserlere göre göreceli olarak daha iyi seyreder. Birçoğunun kesin tedavisi vardır ve iyi bir takiple ölüme neden olmaz.

Tiroid kanseri ölümcül müdür ?

Tiroid bezi; boynun ön tarafında adem elması dediğimiz kıkırdağın hemen altında, kelebek şeklinde, yaklaşık 20 gr ağırlığında Tiroxin isimli vücudumuzun tüm hücreleri  için önemli bir hormonu salgılayan bir  salgı bezidir.

tiroid-kanseri-olumcul-mudur

tiroid-kanseri-olumcul-mudur

 Tiroid kanserleri ise genellikle boynumuzda bir kitle veya tiroid bezi içinde bir nodül şeklinde oluşuyor. Kanser kelimesi oldukça soğuk ve ürkütücü bir kelime olmasına rağmen “Neyse ki tedavisi var” demek de yanlış sayılmaz. Yapılan ameliyat ve radyoaktif iyot tedavisiyle çoğu yok olur ve hastanın yaşam süresini kısaltmaz. Ancak, tedaviyle kanser yok olsa bile ömür boyu kontrol gerektirir.

Tiroid kanserinin görülme sıklığı son yıllarda arttı. Bu artışta görüntüleme yöntemlerinin, özellikle ultrason kullanımının yaygınlaşması ile tiroid kanserinin saptanabilme oranının artması ve  ve nodüllere uygulanan ultrason eşliğindeki ince iğne aspirasyon biyopsilerinin erken teşhisi kolaylaştırmasının rolü büyük. Araştırmalar gösteriyor ki, son yıllarda hastalığın görülme sıklığı yüzde 3.8 arttı ama tiroid kanserine  bağlı ölümlerde yükselme yok. Tiroid kanseri kadınlarda erkeklere göre 2 kat daha fazla görülüyor. Ancak nodülü olan erkeklerde kanser riski daha fazladır. Hastalığın yaş tercihi de yok.

Birçok kanser türünde olduğu gibi tiroid  kaserinin  de nedeni tam olarak bilinmiyor. Radyasyonun önemli bir etken olduğunu biliniyoruz. Son yıllarda yapılan araştırmalar tiroid kanserlerinde bazı genetik bozuklukların da önemli rol oynadığını gösterdi.

Tiroid kanserli hastaların çoğunda hiçbir belirti veya şikâyet yoktur. Bir kısmında boyunda bir şişlik gelişir; çoğunda ise tesadüfen saptanan bir nodülden yapılan biyopsi sonucu kanser saptanır. Tiroid bezinin hızlı büyümesi ve sert olması kanser şüphesini artırır. Ses kısıklığı ve boyunda lenf bezlerinin şişmesi de tiroid kanseri şüphesini artırır. Çok nadiren baskı şikayetleri dediğimiz ses kısıklığı, nefes darlığı veya yeme zorluğu ile ortaya çıkar.

Tiroid kanseri teşhisi nodülden veya boyundaki kitleden yapılan iğne biyopsisi ile konulur. Biyopsi ile alınan hücreler patoloji laboratuvarında mikroskop altında incelenerek kanser olup olmadığı anlaşılır. Tiroid kanserleri bazen başka nedenlerle örneğin guatr için ameliyat edilen tiroid bezinde patolojik inceleme sırasında tesadüfen de teşhis edilebilir.

En sık görülen ve en iyi seyreden tiroid kanseri papiller kanserdir. Papiller kanser tüm tiroid kanserlerinin yüzde 80’ni oluşturuyor. Papiller kanser genellikle iyi gidişlidir ancak çok nadir görülen “uzun hücreli (tall hücreli) varyant”, “kolumnar hücreli varyant” ve “diff üz sklerozan varyant” olarak isimlendirilen türleri hızlı seyredebilir.

Papiller kanser her yaşta görülebilir ancak 30-40 yaşlarında sıklığı artar. Boyundaki lenf bezlerine ve çok nadiren akciğere yayılım yapabilir. Daha çok lenf bezleri yoluyla yayılırlar.

Papiller kanser tiroid bezinde uzun zaman sessiz kalabilir ve hiç bir şikâyet ve belirti vermeden veya ölüme neden olmadan yıllarca yerini koruyabilir. Gençlerde papiller kanser genellikle iyi seyirlidir ve 40 yaş altındakilerde nadiren ölüme neden olur.

Yaşlı hastalarda ise biraz daha hızlı seyreder. Boyunda lenf bezlerinde kanser yayılımının olması genç erişkinlerde kötü bir risk taşımasa da 40 yaş üzerindeki hastalarda hızlı bir seyir gösterebilir.

Tiroid kanserinin daha nadir görülen türleri de var. Folliküler kanser de bunlardan birisidir ve toplam tiroid kanserlerinin yüzde 11-15’ini oluşturur. Bu kanser damar ve tiroid bezi kapsülü denen tiroid bezini dıştan çevreleyen zara yayılır. Kapsüle yayılım varsa nadiren başka organlara sıçrar ama genelde iyi gidişlidir. Damar yayılımı olanlarda ise kanser daha hızlı seyreder. Folliküler kanser daha çok kan dolaşımı yoluyla yayılır. Akciğer, kemik ve az olarak beyin ve karaciğere yayılır. Folliküler kanser papiller kansere göre daha yaşlılarda oluşur ve 50’li yaşlarda fazla görülür. Sıklıkla yavaş büyüyen bir tiroid kitlesi şeklinde gelişir ve ilk tanı konulduğunda hastaların yüzde 25’inde tiroid bezi dışında yayılım, yüzde 5-10’unda boyun lenf bezlerinde metastaz ve yüzde 10-20’sinde ise uzak organlarda metastaz (yayılma) vardır. Tiroid bezini çevreleyen kaslara ve nefes borusuna direk yayılım hastalığın karakteristik özelliğidir ve tamamen ameliyatla temizlenebilmesi bu özelliğine bağlıdır. Bazı folliküler kanser türleri de akciğer ve kemiğe yayılım gösterme eğilimindedir.

Medüller kanser ise , tiroid kanserlerinin en seyrek türlerinden birisidir. Yüzde 6-8 gibi bir oranda görülür. Tiroid bezindeki kalsitonin hormonu salgılayan C hücrelerinin kanseri olduğu için bu hastaların kanlarında kalsitonin hormonu yükselir. Ameliyat sonrası kalsitonin düşer. Buna karşılık ameliyat sonrası kalsitonin artmaya devam ederse medüller kanser tekrarlamış demektir. Medüller kanserin yüzde 25’i ailesel veya kalıtımsal özellik gösterir. Bu nedenle medüller kanserli hastaların aileleri ve çocukları bu kanser yönünden taranır. Nodüler guatrlı bir hastada kanda aşırı kalsitonin hormonu varsa medüller kanserden şüphelenilir. Medüller kanserli hastaların yüzde 30’unda yüzde kızarma, ishal ve yorgunluk gibi bulgular olabilir.

Tiroid bezindeki sorunlarda en kötü senaryo tiroid kanseridir ve bunun da tedavisi vardır.

Tedavide kullanılan yöntemler

  1. Ameliyat: Ameliyatla tiroid bezinin genelde hepsi alınır. Bazı durumlarda tek lobun ameliyatı da yararlı olabilir.
  2. Radyoaktif iyot tedavisi: Özellikle 10mm ve üzeri nodüllerde, ameliyattan 4-6 hafta sonra radyoaktif iyot tedavisi yapılır.
  3. Levotiroksin ilacı ile tedavi: Aslında kanser tedavisi değil ameliyat sonrasında eksik kalan hormonu yerine koyma tedavisidir
  4. Belirli aralarla takip: Tiroglobulin, tiroglobulin antikoru ve vücut taraması ile takip yapılır.

 

Bu tedavi basamakları uygulanan tiroid kanserli hastalarda kanser çoğunlukla yok olur ancak ameliyat yetersiz yapılırsa veya tiroid bezinin hepsi alınmaz veya gerekli durumlarda  radyoaktif iyot tedavisi yapılmazsa kanser nüksü sık görülür.

 

28 Mayıs 2021 by tiroidcerrahisi 0 Comments

TİROİD NODÜLLERİ

Tiroid nodülleri hakkında genel bilgiler

Tüm toplumda nodül görülme sıklığı muayene ile %3-7, otopsi serilerinde %50-60, yüksek rezolüsyonlu ultrasonografi ile %50-70’dir. Başka nedenlerle ölen kişilerin tiroid bezlerinin incelenmesinde yüksek oranda tiroid nodülü bulunmuştur. Bu nodüllerin büyük bir bölümünün klinik önemi yoktur, bazılarına tetkik yapmak bile gerekli değildir. Hangi nodüle hangi tetkikin yapılması gerektiğine karar verilerek nodüller incelenir.

Nodüllerin büyük bir bölümü elle muayene ile ele gelmez. Büyük bir bölümü küçük nodül olup, ultrason taraması sırasında tesadüfen belirlenir. Kanser riski açısından büyük nodülle küçük nodül arasında bir fark yoktur. Bu nedenle belirlenen her nodül kanser riski açısından değerlendirilmelidir. Bu şekilde yapılan titiz bir değerlendirme ile gereksiz tiroid ameliyatları engellenir.

Tiroid nodülü görülme oranı kadınlarda erkeklerden 4 kat fazladır ve yaş ilerledikçe bu sıklık artar.  Tiroid nodüllerinde kanser oranı, risk faktörlerine bağlı olarak %5-15 arasındadır. Erkeklerde kanser riski daha yüksektir. Kanser olasılığı yönünden tek nodül ile çoklu nodül arasında belirgin bir ayrıcalık yoktur. Belirlenen nodüller büyük oranda çoklu nodül olup, tiroid bezinin her iki lobunda bulunur.

Tiroid nodülü belirlendiğinde tiroid hormonlarına bakılarak tiroid fonksiyonu belirlenir. Sonraki adım ultrasonografi ile nodüllerin değerlendirilmesi ve kuşkulu nodül varsa iğne biyopsisinin yapılmasıdır. Tiroid sintigrafisi nodül belirlenen her hastada istenmez. TSH düzeyi düşük olan hastalarda hipertiroidinin ayırıcı tanısı için tiroid sintigrafisi istenmelidir.

Tiroid sintigrafisinde “soğuk nodül” görülmesi, hastalarda kanser paniği oluşturmamalıdır çünkü iyi huylu nodüllerin %80’i soğuk nodül şeklinde görülür.

Günümüzde ultrasonografi, tomografi, MR gibi görüntüleme yöntemlerinin çok fazla kullanılması nodüllerin görülme sıklığını arttırmıştır. Başka nedenlerle çekilen PET grafide tiroid nodülünde tutulum olması,  bu nodülde kanser riskinin %30 olduğunu gösterir ve biyopsi yapılması gerekir. Tiroid nodüllerinin incelenmesinde ultrasonografi ve iğne biyopsisi altın standarttır.

Tiroid nodülü gelişimi için risk faktörleri

  • İleri yaş
  • Kadın cinsiyet
  • İyot eksikliği
  • Baş veya boyun bölgesine düşük dozda radyasyon uygulanması
  • TSH reseptör gen mutasyonları

Kötü huylu nodül (kanser) düşündüren bulgular

  • İleri yaş ve özellikle erkek cinsiyet
  • Çocukluk ve gençlik çağı
  • Nodül çapının hızla büyümesi (ağrı ile birlikte olursa nodül içine kanama düşünülür)
  • Yakın zamanda ortaya çıkan nodül
  • Ailede medüller kanser öyküsü
  • Ailede papiller tiroid kanseri öyküsü
  • Baş ve boyuna yönelik radyoterapi öyküsü
  • Sert, yerinden oynamayan nodül
  • Sonradan oluşan ses kısıklığı
  • Boyunda tiroid nodülüne ek olarak lenf bezlerinde şişme, büyüme

İyi huylu nodül düşündüren bulgular

  • Ailede Hashimoto veya otoimmün tiroid hastalığı öyküsü
  • Ailede guatr öyküsü
  • Hipotiroidi veya hipertiroidi bulguları
  • Ağrılı nodül
  • Yumuşak kıvamda, hareket ettirebilen nodül
  • Tiroid antikorlarının pozitif olması (Otoimmün tiroid hastalığı)

Tiroid nodüllerinde tedavi

Nodüllerin büyük bir bölümü elle muayene ile ele gelmez. Büyük bir bölümü küçük nodül olup, ultrason taraması sırasında tesadüfen belirlenir.

Kanser riski açısından büyük nodülle küçük nodül arasında bir fark yoktur. Bu nedenle belirlenen her nodül kanser riski açısından değerlendirilmelidir. Bu şekilde yapılan titiz bir değerlendirme ile gereksiz tiroid ameliyatları engellenir.

Tiroid nodülleri incelendikten sonra kanser kuşkusu varsa ameliyat edilir. Ayrıca tiroid nodülleri büyüklüğü nedeni ile hastayı rahatsız ediyorsa veya zehirli guatr oluşturuyorsa ameliyat önerilir.

İyi huylu nodüller ise, hasta takip edilir kontrol altına alınır. Senelik ultrasonografi ve hormon tetkikleri ile takip edilir.

Tiroid hormon tedavisi eski yıllarda yaygın olarak kullanılmakla birlikte günümüzde 6 aydan fazla uygulanmamaktadır.

Hastanın hormon düzeyleri normal ise ilaç tedavisi olmadan takip etmek daha çok kabul gören bir yöntemdir.

Tiroid nodüllerinde ne zaman ameliyat gerekir ?

Büyük Guatr: Büyük bir guatr, boyun bölgesinde estetik kusur oluşturabileceği gibi nefes almada zorluk veya yutma zorluğuna da neden olabilir. Çok sayıda tiroid nodülünden oluşan guatr, büyük değilse ve tetkikler sonucu kanser kuşkusu yoksa ameliyat edilmez.

İç Guatr: Göğüs boşluğuna doğru inen guatra iç guatr denir. Göğüs boşluğuna uzanan parçanın zamanla büyümesi, solunum sıkıntısına neden olabilir. Uzanım gösteren büyümüş tiroid genellikle boyun kesisi ile çıkarılabilir. Hastaların %1’inde, göğüs boşluğunun açılarak ameliyat yapılması gerekebilir.

Zehirli Guatr: Tiroid nodülleri fazla tiroid hormonu salgılayıp hipertiroidi’ye neden olabilir. İlaç tedavisi ile hormonlar normal düzeye indirildikten sonra cerrahi tedavi yapılması önerilir. Bu hastalarda atom tedavisi genellikle önerilmez.

Basedow Hastalığı: İmmun sistemle ilgili bir mekanizma ile tiroid bezinin fazla hormon salgılama halidir, hastaların %10’unda göz bulgusu görülebilir (Gözlerin dışarı fırlaması). Bu hastaların bir bölümüne cerrahi tedavi yapılır.

Tiroid Kanseri  veya kanser şüphesi: Tiroid nodüllerinde, ultrasonografi ve iğne biyopsisi tetkikleri sonucunda “kanser kuşkusu” veya “kanser” saptanması, tartışmasız ameliyat gerektirir. Ameliyat öncesi iğne biyopsisi ile tiroid kanserinin türü saptanır, ardından da kanserin türüne ve büyüklüğüne göre ameliyat tekniği planlanır.

Nodüllü guatr hastalarında ameliyatta iki taraflı tiroid bezi çıkarılır yani total tiroidektomi yapılır. Her hasta detaylı olarak incelenir ve ameliyat kararı verilir.