TİROİD HASTALIKLARINDA İLERİ TETKİKLER
Tiroit Hastalıklarının Teşhisi ve Yapılması Gereken Tetkikler
TİROİT
Tiroit hastalıklarının teşhisi için bazı tetkiklerin yapılması gerekir . Bu tetkikler aşağıda verilmiştir:
a) Kan Testleri :
Sıklıkla kullanılan kan testleri serbest T3, serbest T4, TSH, anti-TPO antikoru, anti-tiroglobulin antikoru, TSH-reseptör antikoru, tiroglobulin ve kalsitonin hormonlarının
kan düzeylerinin ölçülmesidir.
T4 ve T3 hormonlarının normal sınırın altında veya üstünde olması tiroit bezinin iyi çalışmadığını gösterir. T4 ve T3 hormonları düşük ise beziniz az çalışıyor, buna karşılık T4 ve T3 hormonları yüksek ise beziniz çok çalışıyor demektir. T3 ve T4 ölçümü yaptırırken serbest T3 ve serbest T4 hormonlarını ölçtürmek en iyisidir. Total T4 ve Total T3 artık pek kullanılmamaktadır. Gebelerde, doğum kontrol hapı kullananlarda ve östrojen ilacı alanlarda mutlaka serbest T3 ve serbest T4 hormon ölçümleri yapılmalıdır.
Tiroit bezinin az veya çok çalıştığını gösteren diğer bir tetkik TSH hormon ölçümüdür. TSH ölçümünün normalden düşük olması tiroit bezinin aşırı çalıştığını gösterir.
Kan TSH düzeyinin normalden yüksek bulunması ise tiroit bezinin az çalıştığını gösterir. Sadece TSH hormonunu ölçmekle aşağıdaki bilgiler kabaca elde edilebilir:
TSH ölçümü, 0.4-2.5 arasında ise normaldir, yani bez normal çalışıyor demektir.
TSH, 2.5-4 arasında ise ileride tiroit bezi yetmezliği gelişebilir. Bu durumda yılda bir defa TSH ölçtürünüz
TSH, 4-10 arasında ise tiroit bezinde hafif yetmezlik vardır ve tedavi gerekir.
TSH ölçümü 10’dan büyük ise tiroit bezinde belirgin yetmezlik vardır, yani az çalışıyor demektir ve tedavi gerekir.
TSH hormonu 0.4’den küçük ise tiroit beziniz fazla çalışıyor, yani çok hormon üretiyor demektir ve yine tedavi gerekir.
TSH hormonu 2.5-4 arasında ve anti-TPO antikorunuz kanınızda yüksekse sizde ileride tiroit bezi yetmezliği gelişme olasılığı yüksek demektir.
Tiroit bezi hastalıklarını teşhiste ayrıca tiroit antikorları denen anti-TPO (diğer adı anti-mikrozomal antikor) ve anti-tiroglobulin antikorları da ölçülür. Bu antikorların
yüksek olması tiroit hastalığının otoimmün hastalık denilen bağışıklık sistemi bozukluğuna bağlı olarak ortaya çıktığını gösterir. Otoimmün hastalık vücudun kendi
dokusunu (burada tiroit bezini) yabancı bir doku olarak algılayıp onu yok etmeye çalışmasıdır. Bu nedenle bağışıklık sistemimiz tiroit bezini yok etmek amacıyla antiTPO ve anti-tiroglobulin antikorları üretir. Bu antikorlar tiroit bezine yapışarak hücreleri tahrip eder. Vücudun neden böyle davrandığı henüz bilinmemektedir.
Anti-TPO ve anti-Tiroglobulin antikorları en çok Hashimoto hastalığı denen bir hastalıkta yükselir. Hashimoto hastalığı tiroit bezi yetmezliği yapan bir hastalıktır.
Toplumda bu antikorlar %10 kişide tiroit hastalığı olmadan yüksek olarak bulunabilir.
TSH-reseptör antikoru, Graves hastalığı denen ve gözlerde büyüme yapan tiroit bezinin aşırı çalışması hastalığında kanda yükselebilmektedir.
Tiroglobulin ölçümü ise ameliyat olmuş ve tiroit bezi tamamen alınmış tiroit kanserli hastaların izlenmesinde kullanılır. Diğer hastalıkların teşhisinde pek kullanılmaz.
Tiroglobulin düzeyinin gittikçe artması tiroit kanserinin nüks ettiğini gösterir.
Kalsitonin ölçümü ise medüller tip tiroit kanserinin teşhisi ve izlenmesinde faydalıdır. Kalsitonin düzeyi yüksek olan nodüler guatrlı hastalarda medüller kanser şüphesi
artar ve başka testler yapılır. Ameliyat olan medüller kanserli hastalarda kalsitonin düzeyinin yüksek olması kanserin vücutta bulunduğunu ve devam ettiğini gösterir.
Bazen hastalar karşımıza tiroit hormon tetkiklerini yaptırıp gelirler. Bu tetkikler yani T3,T4 ve TSH hormon ölçümleri normal olabilir. Bu hormonların normal olması
sadece tiroit bezinin yeteri kadar hormon salgıladığını gösterir. Bezimizde guatr, nodül veya kanser olduğu halde bu hormonlar normal olabilir. Tiroit bezinin muayenesi
ve yapılacak tiroit ultrasonu sizde diğer hastalıkların olup olmadığını çoğunlukla ortaya çıkaracaktır.
b) Tiroit Ultrasonu :
Tiroit ultrasonu ses dalgaları gönderilerek tiroit bezinin yapısının veya resminin bilgisayar ekranında ortaya konduğu bir tetkiktir. Herhangi bir radyoaktif madde kullanılmaz. Bu nedenle gebelerde güvenle yapılabilir. Tiroit ultrasonu tiroit bezinin büyüklüğünü, bezin şeklini ve nodül varsa onun büyüklüğünü anlamamıza yarar. Ultrason ile nodül içinde sıvı olup olmadığı, yani nodülün kistik bir yapısının olup olmadığı anlaşılır. Ayrıca ilaç tedavisiyle bezin veya nodülün ne kadar küçüldüğünü veya küçülmediğini daha iyi anlamamızda bize yol gösterir. Nodül kan akımının Doppler ultrason ile incelenmesi nodüllerin iyi huylu veya kötü huylu olup olmadığı konusunda ek bilgi verir.
c) Tiroit sintigrafisi :
Damardan teknesyum denilen radyoaktif bir madde verilerek tiroit bezinin filminin çekilmesidir. Damardan teknesyum ilacı verildikten sonra kamera altına yatarsınız ve bu kamera teknesyum maddesinin tiroit bezi tarafından ne kadar tutulduğunu saptayarak tiroit bezinin filmi ortaya çıkar. Radyoaktif madde verildiğinden sintigrafi gebelerde yapılmaz. Sintigrafi ile nodülün sıcak mı, soğuk mu olduğu anlaşılır. Bu tetkik ile alınan radyasyon sadece birkaç röntgen filmi çektirmekle aynı ayarda olup endişeye gerek yoktur.
d) Tiroit İnce İğne Aspirasyon Biyopsisi :
Tiroit bezinde saptanan nodüllerde kanser olup olmadığını anlamak için yapılır. Nodülü olan tüm hastalara yapılması gereken bir tetkiktir. Biyopsi sonucuna göre ilaç tedavisi veya ameliyat kararı verileceğinden yapılması çok önemlidir. . Oldukça basit, yapılması kolay ve ağrı oluşturmayan bir tetkiktir. Damardan kan almak için kullanılan bildiğimiz plastik enjektörlerle yapılır. Damardan kan alınır gibi tiroit bezindeki nodülden plastik enjektörle parça alınır. Alınan hücreler patoloji bölümünde mikroskop altında incelenerek kanser veya iltihap olup olmadığı araştırılır. Biyopsi koldaki damardan kan alınması gibi kolay bir işlemdir. Korkulmaması gerekir.
Boyun tomografisi ve MR
Tiroid bezinin yüksek çözünürlüklü üç boyutlu görüntülemesi sağlanır. Ancak tiroid dokusunun değerlendirilmesinde ultrasonografiden daha üstün bir yöntem yoktur.
BT ve MR her tiroid hastasında istenmez. İç guatr varlığında, tiroid dokusunun göğüs boşluğunda hangi seviyeye indiğini belirlemek için BT veya MR çektirilir. Tiroid kanseri olduğu bilinen ve kanserin boyunda bulunan doku, organ veya damarlara yayılma şüphesi varsa yine bu ileri görüntüleme tetkikleri yaptırılır. Uygulamada tiroid hastalıklarının sadece %10-15’inde BT veya MR istenmektedir.
PET
Pozitron emisyon tomografi (PET) cihazları ile yapılan görüntüleme; pozitron (pozitif yüklü elektron) yayan radyonüklidler kullanılarak yapılan ve tüm vücudu görüntüleyen bir sintigrafik yöntemdir.
Sintigrafi ile tomografinin birleştirildiği ileri bir teknolojidir.
Başka nedenlerle çekilmiş PET tetkikinde tiroid nodülünde tutulum varsa %30 oranında kanser olabileceği için biyopsi yapılması gerekir.
Tiroid kanseri ameliyatları sonrası takip sırasında metastaz (yayılma) şüphesi varsa ultrason, tomografi, MR veya vücut tarama sintigrafisi kullanılır.
Tiroid kanseri takibinde kullanılan Tg düzeyi yüksek olup, tarama sintigrafisinde veya ultrasonografide metastaz görülmediği durumlarda PET çekimi uygulanır.